75 Yaşındaki Emekli Mühendis Hamdi Taş’ın Eğitim Aşkı: Gençlere İlham Oluyor

Üçüncü Binyıl Akademi olarak bazen öyle hikayelerle karşılaşıyoruz ki, yaşamın kendisinin en büyük okul olduğunu bir kez daha anlıyoruz. Bu hikayelerden biri de, 75 yaşında, hala pırıl pırıl gözlerle öğrenmeye ve öğretmeye devam eden emekli mühendis Hamdi Taş'a ait. Onu ilk gördüğümde, bir seminerimiz sırasında gençlerin arasına karışmış, notlar alıp sorular sorarken ki heyecanı beni hemen büyüledi. "Bu yaşta bu enerji nereden geliyor?" diye düşündüm. Kendimi tanıtıp bir kahve içmeye davet ettiğimde, işte bu ilham veren sohbetin kapısını aralamıştık.

"Hamdi Bey," diye başladım söze, masaya yerleştiğimizde. "Doğrusu sizi izlerken merakıma yenik düştüm. Enerjiniz, öğrenme hevesiniz... Bu yaşta birçok kişi yorgunluktan dem vururken, siz adeta bir genç gibi koşturuyorsunuz. Sizi bu denli motive eden ne?"

Gülümsemesi yüzündeki her kırışıklığı aydınlattı. "Motivasyon, evlat, yaşamın kendisinde gizli. Ben ömrümün önemli bir kısmını fabrikalarda, şantiyelerde geçirdim. Hep bir şeyler inşa ettim, tasarladım. Ama mühendislik sadece demirle, çimentoyla uğraşmak değildir. Aynı zamanda insanı anlamak, sorunlara çözüm üretmektir. Emekli oldum, ellerim işten çekildi belki ama zihnim ve ruhum neden dursun? Benim için öğrenmek, var olmaktır. Yeni bir şeyler keşfetmek, bir çocuğun bayram sevinci gibidir benim için."

Ardından biraz daha geçmişine indik. 40 yılını mühendisliğe adamış, birçok kritik projede görev almış bir isim Hamdi Bey. Onun için mesleği, sadece bir geçim kaynağı değil, aynı zamanda bir tutkuymuş. Ancak asıl ilham veren kısım, emeklilikle başlayan "ikinci kariyeri" oldu.

"Emekli olduktan sonra ilk başlarda zorlandığımı itiraf etmeliyim," diye devam etti. "Bir boşluk hissettim. Sabahları erken kalkma alışkanlığım vardı, gidecek bir işim yoktu. Kahvemi yudumlarken gazetedeki aynı haberleri okumak yetmiyordu. Tam da o dönemde torunum Ayşe, Üçüncü Binyıl Akademi'nin online eğitimlerinden bahsediyordu. 'Dede,' dedi, 'Senin gibi bilgili, meraklı birinin orada kaybolması yazık olur.' İlk başta çekindim. Ben mi şimdi gençlerin arasına girip bilgisayar dersleri alacaktım? Ama Ayşe çok ısrarcıydı. Birkaç araştırma sonrası, Üçüncü Binyıl Akademi'nin sadece teknik eğitimler değil, kişisel gelişimden sanat tarihine kadar geniş bir yelpaze sunduğunu gördüm. İşte o zaman dedim ki, neden olmasın?"

Hamdi Bey'in anlatımıyla zihnimde canlanan tablo harikaydı. 70'li yaşlarında bir mühendisin, yılların getirdiği alışkanlıkları kırıp, sanal bir sınıf ortamında yeni şeyler öğrenmeye başlaması... Bu cesaret, takdire şayandı.

"Peki, özellikle hangi alanlara yöneldiniz? Hangi eğitimler sizi en çok heyecanlandırdı?" diye sordum.

Derin bir nefes aldı. "Biliyor musun, teknik bilgilerim hâlâ sağlamdı. Ama dünya çok hızlı değişiyor. Gençlerin kullandığı o 'dijital dil' bana yabancı gelmeye başlamıştı. İlk olarak 'Dijital Okuryazarlık' kursuna kaydoldum. Orada sosyal medyadan e-posta güvenliğine, online işbirliği araçlarından bulut depolamaya kadar birçok yeni kavramla tanıştım. Şaşırdım kaldım, meğer ne kadar geride kalmışım! Sonra 'Etkili İletişim Teknikleri' atölyesine katıldım. Çünkü fark ettim ki, bildiğimi aktarabilmek de büyük bir meziyet istiyor. Özellikle gençlerle etkileşimde, onların dünyasından konuşabilmek çok önemliymiş."

Sohbetimiz ilerlerken, Hamdi Bey'in sadece öğrenmekle kalmadığını, aynı zamanda bildiklerini paylaşmak için de yollar aradığını anladım. Üçüncü Binyıl Akademi'nin bünyesinde düzenlenen 'Mentorluk Buluşmaları'nda aktif rol almaya başlamış. Genç mühendis adaylarına, yeni mezunlara deneyimlerini aktarıyor, onlara sektördeki inişleri-çıkışları anlatıyormuş.

"Gençler parlak zihinlere sahip," dedi Hamdi Bey, sesi biraz daha ciddi bir ton alarak. "Ama onlarda olmayan şey deneyim. Yılların getirdiği birikim, başarısızlıklar, beklenmedik olaylar... Bunlar kitaptan öğrenilmez. Benim onlara sunabileceğim en değerli şey bu. Ve biliyor musun, onların soruları da beni taze tutuyor. Bir genç bana bir soruyu sorduğunda, bazen ben de ilk kez farklı bir açıdan bakıyorum olaya. Onlar benim için de birer öğretmen aslında."

Bu etkileşim, iki yönlü bir gelişim sağlıyordu. Hamdi Bey gençlere rehberlik ederken, gençlerin bakış açısı, dijital yetkinlikleri ve dinamizmi sayesinde kendi ufkunu genişletiyordu. Onun bu yaklaşımı, Üçüncü Binyıl Akademi'nin temel felsefesiyle de mükemmel örtüşüyordu: Yaşam boyu öğrenme ve bilgi paylaşımı ekosistemi oluşturmak. Hamdi Bey gibi deneyimli isimlerin, gençlerle bir araya gelmesi, akademi platformumuzun sunduğu en değerli katkılardan biri.

"Peki, Hamdi Bey," diye sordum son olarak, "Bugün size bakıp da 'Artık ben de çok yaşlıyım, öğrenmek bana göre değil' diyenlere ne söylemek istersiniz?"

Yüzünde kararlı ama şefkatli bir ifade belirdi. "Yaş sadece bir sayıdır. Zihni ve kalbi diri tutan asıl şey, merak ve öğrenme arzusudur. Beden belki yorulur, bazı şeyler yavaşlar. Ama beynimiz müthiş bir organdır, onu kullandıkça gelişir, körelmez. Eskiden bilmediğim bir şeyle karşılaşınca utanırdım, şimdi ise heyecanlanıyorum! 'Harika, öğrenilecek yeni bir şey daha var!' diyorum kendi kendime. İnanın bana, yeni bir beceri edinmek, yeni bir konuyu anlamak, insana gençlik iksiri gibi geliyor. Bu sadece bilgi değil, aynı zamanda hayata karşı bir duruştur. İnsan ne zaman öğrenmeyi bırakırsa, o zaman yaşlanır. Gelin, siz de o 'bilgi pınarı'na bir adım atın. Göreceksiniz, Üçüncü Binyıl Akademi gibi platformlar bu yolda size harika kapılar açacaktır."

Hamdi Bey ile sohbetimiz bittiğinde, içimde sadece bir blog yazısı için malzeme değil, aynı zamanda derinden bir ilham hissi de taşıyordum. Onun hikayesi, yaşın, eğitimin ve kişisel gelişimin önünde bir engel olmadığını gösteren canlı bir kanıttı. Aksine, yılların getirdiği bilgelik ve yeni nesillerin enerjisi birleştiğinde, ortaya çıkan sinerji sadece bireyleri değil, tüm toplumu dönüştürme potansiyeline sahip. İşte bu yüzden Hamdi Taş gibi isimler, gerçekten de paha biçilmez bir hazine.